Working on this new server in php7...
imc indymedia

Los Angeles Indymedia : Activist News

white themeblack themered themetheme help
About Us Contact Us Calendar Publish RSS
Features
latest news
best of news
syndication
commentary


KILLRADIO

VozMob

ABCF LA

A-Infos Radio

Indymedia On Air

Dope-X-Resistance-LA List

LAAMN List




IMC Network:

Original Cities

www.indymedia.org africa: ambazonia canarias estrecho / madiaq kenya nigeria south africa canada: hamilton london, ontario maritimes montreal ontario ottawa quebec thunder bay vancouver victoria windsor winnipeg east asia: burma jakarta japan korea manila qc europe: abruzzo alacant andorra antwerpen armenia athens austria barcelona belarus belgium belgrade bristol brussels bulgaria calabria croatia cyprus emilia-romagna estrecho / madiaq euskal herria galiza germany grenoble hungary ireland istanbul italy la plana liege liguria lille linksunten lombardia london madrid malta marseille nantes napoli netherlands nice northern england norway oost-vlaanderen paris/Île-de-france patras piemonte poland portugal roma romania russia saint-petersburg scotland sverige switzerland thessaloniki torun toscana toulouse ukraine united kingdom valencia latin america: argentina bolivia chiapas chile chile sur cmi brasil colombia ecuador mexico peru puerto rico qollasuyu rosario santiago tijuana uruguay valparaiso venezuela venezuela oceania: adelaide aotearoa brisbane burma darwin jakarta manila melbourne perth qc sydney south asia: india mumbai united states: arizona arkansas asheville atlanta austin baltimore big muddy binghamton boston buffalo charlottesville chicago cleveland colorado columbus dc hawaii houston hudson mohawk kansas city la madison maine miami michigan milwaukee minneapolis/st. paul new hampshire new jersey new mexico new orleans north carolina north texas nyc oklahoma philadelphia pittsburgh portland richmond rochester rogue valley saint louis san diego san francisco san francisco bay area santa barbara santa cruz, ca sarasota seattle tampa bay tennessee urbana-champaign vermont western mass worcester west asia: armenia beirut israel palestine process: fbi/legal updates mailing lists process & imc docs tech volunteer projects: print radio satellite tv video regions: oceania united states topics: biotech

Surviving Cities

www.indymedia.org africa: canada: quebec east asia: japan europe: athens barcelona belgium bristol brussels cyprus germany grenoble ireland istanbul lille linksunten nantes netherlands norway portugal united kingdom latin america: argentina cmi brasil rosario oceania: aotearoa united states: austin big muddy binghamton boston chicago columbus la michigan nyc portland rochester saint louis san diego san francisco bay area santa cruz, ca tennessee urbana-champaign worcester west asia: palestine process: fbi/legal updates process & imc docs projects: radio satellite tv
printable version - js reader version - view hidden posts - tags and related articles


View article without comments

Siyoniti çete iþbaþýnda.... Özellikle Marmara bölgesinde ve yine nedense büyük depremden s

by Misyonerleri Deþifre Grubu Wednesday, Feb. 08, 2006 at 1:52 AM
ozcan_tos@hotmail.com

Siyoniti çete iþbaþýnda.... Özellikle Marmara bölgesinde ve yine nedense büyük depremden sonra "gönüllü" misyonerlik etkinliklerinin yaygýnlaþtýrýldýgýna tanýk oluyoruz...

Siyoniti çete iþbaþýnda.... Özellikle Marmara bölgesinde ve yine nedense büyük depremden sonra "gönüllü" misyonerlik etkinliklerinin yaygýnlaþtýrýldýgýna tanýk oluyoruz...

**

Jyllands Posten yahudi Propaganda Gazetesi'nin üstündeki ambleme dikkat çekerek bugünkü söyleþimize baþliyoruz... Nedir bu? Elbette ki, altý köþeli yýldýz; yani Yahudi Davit Yýldýzý... Mal bu'dur.. Yogun protestolardan sonra amblemin degiþtirilmesi önerildi; büyük olasýlýkla yine bir Yahudi simgesi görecegiz; peki nereden mi biliyoruz? Biliriz.... Çünkü, "gönüllü" amblemci vitraycý ressamlarý Türkiye'den... Kim bu namussuz? Adýný, bu yayýn bölümünün en sonuna sakladýk; biraz merak ediniz; lütfen! Önce, eski amblemlerine bakalým:
http://www.virk.dk/upload/billeder/logoprivate/jp_30x97.gif>

**

http://img.villagephotos.com/p/2004-6/751924/VakitKeHaber27.03.JPG>

- Biliyor musunuz; "gönüllü misyonerler"den Özcan TOS'a sormuþlar; Faþizm çesitlerinden en çok hangisini begenirsin, diye... "Siyonizme tutku duyuyorum. 12 Eylül döneminden beri özledigim ve ondan sonra gördügüm, çagýmýzdaki en güçlü ve týrmanan faþizm olarak siyonizme tutku duyuyorum." diye yanýtlamýþ.
- Begenmekten öte tutku duyuyor...
- Öyle!.. Tam anlamýyla sapýk sadist bir figür bu özçiyan, özhayino. Ìnsana hasým!...

**

- Ìster misiniz; Özcan TOS'un "tutkuyla" baglý oldugu bu faþizmin ne menem bir "izm" oldugunu kaba çizgileriyle görelim..
- Görelim!

**

- Etimolojik olarak, Kudüs yakýnlarýndaki Sion Daðý'ndan gelen bir sözcük olan siyonizm, bugün Sion Kudüs'ü ve yahudilerin inandýðý Vadedilmiþ Topraklar'ý sembolize etmekte ve 19. yy.'ýn son çeyreðinde yurtsuz olan Yahudilerin Filistin'de bir Yahudi devleti (Ýsrail) kurma isteði üzerine doðmuþ bir ideoloji ve politik hareketi tanýmlamaktadýr. Filistin'de ilk yerleþmeler, Theodor Herzl'in 1897'de ilk Siyonist Kongre'yi toplamasýndan sonra baþlamýþtýr. 2 Kasým 1917'de Ýngiltere Dýþiþleri Bakaný Arthur James Balfour'un yayýnladýðý Balfour Deklarasyonu ile Yahudilere Filistin'de toprak verme sözü verilmiþtir. Bunun üzerine Yahudi yerleþimcilerin sayýsý hýzla artmýþtýr. 1948'e gelindiðinde ise Birleþmiþ Uluslar bir oyuna getirildi, yeterli oysayýsý bulunmadan, yöntemlerine uyulmadan bir karar benzeri yayinlatttirildi; sözde yaþanan sorunlarý çözmek için Filistin topraklarýný bölerek, Ýsrail diye bir devlet türetildi. O Israel de bu I$rael degil; onun çizildigi alan ile sonradan iþgallerle gelinen alandaki Israel ayný degil... Bu, Militer Mafia gücüdür, devlet olmaktan uzaktýr... Araplara hemen her bahanede saldýrmýs, Mýsýrlý savaþ tutsaklarýný 1967'de canlý canlý kumlara gömmüþ, Lübnan/Suriye halklarýný bombalamýþ ve Sabra-Shatila'da soykýrým uygulamýþ, Filistin'de sayýsýz sistematik eliminasyon gercekleþtirmiþtir. Adolf HITLER hakkýnda yalanlar dizen ve bu yalanlarý mediatik beyin yikama yöntemleriyle dünyaya yutturan Yahudiler, insanlýgý aptal yerine koymagý bir dinsel vecibe gibi belleyip uygulayagelmiþlerdir; Siyonizm, insanlýga kalleþligin tarikatý olan faþizm cinsidir.. Raslantý degildir ki, insanlýktan nefret eden ve kökeninde Yahudi olmayan birçok sadist köpek de Yahudi emperyalistlerin kýçýný yalayarak geçinmegi kendine meslek edinmiþtir.

**

- Diline saglýk! Psikopat Özcan TOS'un gerçek meslegini merak ediyorduk. Ögrenmiþ olduk!
- ?!

**

http://www.sehitlerimiz.org/if/on-kapak.jpg>

http://f16.parsimony.net/forum28507/messages/119630.htm

Eþcinsel misyoner Özcan TOS'a Yahudi cemaatinden/Mason lobilerinden çeiþitli armaganlar veriliyor; altýn kaplamalý plaketler, albumler, CD/DVD'ler, U$rael bayragý renginde rozetler falan... Acaba hangi hizmetin niþanýdýr bu? Aldýgýmýz yanýtla bir kez daha pamaklarýmýzý ýsýrdýk, meger, Türk bayragýna Yahudi Davit yýldýzý iþlenmesi provokasyonu, Özcan TOS'un "decoratif" sanatý imiþ... Sanata bak, sanat!... http://www.habervakti.com/resimler/gecici/ACJTR.jpg> Siyonizmden sanat, boktan heykel!

***

Konuyla ilgili olarak yazar Ayhan DEMÌR diyor ki;

Bir Soros var, Soros’tan içeri...

George Soros ismi, son bir kaç yýl içerisinde uluslararasý arenada en çok zikredilenler arasýnda. Hakkýnda birçok iddia serd ediyor. KKTC seçimlerinden Gürcistan’daki darbeye kadar birçok ülkedeki geliþmelerle birlikte anýlýyor. Devrik cumhurbaþkaný Sevardnadze, Soros Açýk Toplum Fonu’nun muhalefete 2,5-3 milyon dolar maddi yardým saðladýðýný, böylelikle 2000 yýlýnda Yugoslavya Devlet Baþkaný Slobodan Miloseviç’in devrilmesine zemin hazýrlayan halk ayaklanmasýndakine benzer bir rol oynadýðýný söylemiþti. Miloseviç ve Sevardnadze’yi koltuklarýndan indiren uluslararasý yatýrýmcý(!) Soros, gerçi baþaramadý ama, ABD Baþkaný George Bush’un yeniden seçilmemesi için Demokratlara destek veren “America Coming Together” isimli kuruluþa 10 milyon dolar, sol eðilimli olan “MoveOn.Org” isimli gruba ise 5 milyon dolar baðýþlamýþtý.

...
...

Macaristan doðumlu ve yahudi bir ailenin çocuðu olan Soros, 1947’de Ýngiltere’ye göç etti ve dünyanýn önde gelen üniversitelerinden London School of Economics’i bitirdi. 1956’dan beri de ABD’de bulunuyor.
Sýradan bir insan olmadýðýný, her haliyle, açýkça gösteren George Soros, Forbes’a göre yýllardýr dünyanýn en zenginleri arasýnda ve yaklaþýk yedi milyar dolarlýk serveti ile dünyanýn en zengin otuz sekizinci kiþisi. Soros her ne kadar üniversite yýllarýnda bilim felsefesine merak salmýþ olsa da, kendisini baþarýsýz bir felsefeci olarak tanýmlýyor.
Soros’un kendisini baþarýlý olarak tanýmladýðý alan ise, tahmin ettiðiniz üzere, uluslararasý finans sektörü. Daha doðrusu paradan para kazanmak. Dünyadaki en yüksek performansa sahip yatýrým fonu olarak kabul edilen Quantum Fon Grubu’nun baþ yatýrým danýþmaný olan Soros, Fund Management LCC’nin de baþkaný. Soros’un piyasalarda “Ýngiltere Merkez Bankasýný yenen adam” gibi bir þöhreti var. Soros’un, 1992’de Ýngiliz sterlinin deðer kaybedeceðine dair spekülasyonu, kendisine bir haftada iki milyar dolar kazandýrmýþtý. [Ýngiltere ise o günden beri Avrupa döviz kurunun dýþýna itilmiþ durumda.]
Yine 1997’deki Asya krizinde de Soros ismi gündemdeydi. George Soros, Malezya Baþbakaný Mahatir Muhammed’in tüm açýlamalarýndaki doðrudan hedefti. Mahatir, finansal piyasalardaki istikrarsýzlýðýn temel kaynaðý olarak Soros’u iþaret ediyordu. Buna karþýn Asya krizinden istediði kazancý saðlayamayan Soros da, finansal piyasalarýn gidiþatýndan hiçte memnun deðildi. Felsefeci olarak kendisini baþarýsýz bulsa da, küresel kapitalizmin üzerinde yeniden düþünülmesini isteyecek kadar derin açýklamalar yapmayý ihmal etmiyordu. Yeni avlar peþinde koþan Soros, 1998’de “Rusya rubleyi devalüe etmeli” açýklamasýyla piyasalarý alt-üst etmeyi ve dolayýsý ile aradýðýný bulmayý baþarmýþtý.
Soros’un kapitalist anlayýþa birçok eleþtirisi var. Bu eleþtirilerin en sivrileni; “küresel toplum olmadan küresel bir ekonominin olmayacaðý” yönünde. Ona göre, küresel bir ekonomide yaþýyoruz; küresel bir toplumun mevcut siyasi organizasyonu oldukça yetersiz. Soros için küresel toplum, küresel bir devlet deðildir ve arzu da edilmemektedir. Ancak devletlerin egemenliði uluslararasý hukuk ve kuruluþlara boyun eðmelidir. Ýþte bu noktada Soros’un karþýsýna Amerikan muhalefeti çýkmaktadýr. Çünkü ABD herhangi bir uluslararasý topluluk ya da güce boyun eðmek istememektedir. Bunun bir diðer ifadesi ise küresel ekonominin küresel güçlere ihtiyaç duyduðu tam bu noktada, güçlü devletler arasýndaki ayrýlýk giderek kendini daha etkili biçimde hissettirmektedir. Bu durum ise haliyle ortak iþbirliði þansýzýný da azaltmaktadýr.
Netice itibariyle þu çok net anlaþýlmaktadýr ki; Soros’un “Açýk Toplum” hedefleyen yaklaþýmlarý bugüne kadar hep küresel kapitalizme karþý direniþ gösteren setleri ortadan kaldýrarak, sistemi etkin çalýþýr hale getirmeye yaradý. Bu açýdan filozof Soros ile spekülatör Soros arasýnda ben fark göremiyorum. Peki ya siz?

Ayhan Demir
ayhan_demir@hotmail.com
31.01.2006

______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Danimarka'nin DavitYýldýzlý gazetesi özür diledi ancak tepkiler çýð gibi büyüyor... Ýslam dünyasý ile Danimarka’yý karþý karþýya getiren, Hz. Peygamber’e hakaret içeren karikatürleri yayýnlayan Davit-Siyon Yýldýzý amblemli Jyllands Posten Gazetesi, geri adým atarak özür diledi... Daha önce “Müslümanlarý incittiðimiz için üzgünüz” diyen gazetenin yayýn yönetmeni Carsten Juste, gelen baskýlar üzerine bu kez “Müslümanlarý incittiðimiz için özür dileriz.” ifadesini kullandý. Özür metnini gazetenin internet sitesinden duyuran Carsten Juste, dünkü yazýsýnda da “Bugün bu karikatürler önüme gelse kesinlikle yayýnlamazdým. Olaylarýn bu noktaya geleceðini kestiremedim. Kesinlikle bilinçli bir hareket deðildi. Bizler insanlarý provoke eden kötü insanlar deðiliz.” açýklamasýný yaptý. Suudi Arabistan’ýn baþlattýðý ve kýsa sürede bütün Körfez ülkelerine yayýlan Danimarka ürünlerini boykot kararý, iþ dünyasýný ayaða kaldýrmýþ ve gazeteye özür dilemesi için baský oluþturmuþtu.
Gazetenin bürolarýna bomba ihbarý...
Özür açýklamasýna raðmen Jyllands-Posten'in Aarhus'daki merkezi ile Kopenhag'daki temsilciliði bomba ihbarý üzerine boþaltýldý. Ancak ihbar asýlsýz çýktý. Gazetenin 30 Eylül’de “ifade özgürlüðü” adýna 12 karikatürü 10 Ocak’ta yayýmlayan Norveç gazetesi Magazinet ise dün üzüntülerini bildirdi; ancak Müslüman ülkelerin istediði gibi özür dilemedi. Gazetenin genel yayýn yönetmeni Vebjoern Selbekk, “Karikatürler Müslümanlarýn onurunu kýrdýysa üzgünüz.” ifadesini kullandý. Danimarka Baþbakaný Anders Fogh Rasmussen ise hükümet olarak özür dilemeyeceklerini ifade ederken, ilk kez þahsî görüþünü açýklayarak, “Ben hiçbir þekilde Hz. Muhammed’i, Hz. Ýsa’yý ya da benzeri bir kiþiyi, baþkalarýnýn onurunu kýracak þekilde tasvir etmezdim.” demiþti. Rasmussen, tutumundaki deðiþikliði ise “Olaylar bu noktaya gelince ben de görüþ deðiþtirdim.” sözleriyle ifade etmiþti. Gazete ve Rasmussen’in açýklamalarý ülkedeki Müslümanlar tarafýndan olumlu bir geliþme olarak deðerlendirildi. Ýslam Ýnanç Toplumu, gazete ve Rasmussen’e teþekkür ederken, Diyalog Ýçindeki Müslümanlar Derneði ise Danimarka ürünlerine karþý baþlatýlan boykotun kaldýrýlmasý için yardýma hazýr olduðunu duyurdu.

Zaman’a konuþan Danimarka’nýn Ortadoðu uzmanlarýndan Prof. Lars Erslev Andersen, karikatür krizi nedeniyle ülkenin ekonomik kaybýnýn prestij kaybýnýn yanýnda çok küçük kaldýðýný ifade ederek, “Danimarka özellikle Ýsrail-Filistin barýþý için aktif görev alýyordu. Þimdi ise bölgede kötü bir imajý var. Bunu düzeltmek için büyük çaba sarf etmeli.” dedi. Dün açýklama yapan Rusya lideri Vladimir Putin, karikatürleri ‘sorumsuzluk’ olarak niteledi. Putin, bazý politikacýlarýn, basýn özgürlüðü kisvesi altýnda Ýslam'a saldýrdýklarýný kaydetti. ABD’nin eski baþkaný Bill Clinton, karikatürleri ‘Ýslam’a hakaret’ olarak niteleyerek, Yahudi karþýtý önyargýlarýn yerini, Ýslam karþýtý önyargýlarýn almakta olduðu uyarýsýnda bulunmuþtu.

Bu arada, siyonist medyadan da karþý atak yapýlýyor; faþist-siyonist beyin yýkama ordusu seferber olmuþ; küfürleri birbirlerinden kopyalayýp dünyaya kusmagý sürdürüyorlar. Çok ilginçtir, bireysel destek veren bir dekoratör ressam, Jyllands Posten'e kamuflaj önerdi; gazetenin altýköþeli yýldýzý yerine baþka baþka Yahudi amblemleri çizerek katký gösterdi. Hangi ülkeden mi? Türkiye'den; Kocaeli'den... Evet; Türkiye'den amblem cizen bir sivri zekalý namussuz siyonist çýktý; adýný da verelim: sözde resim ögretmeni Özcan TOS
- Hic þaþýrmadým!.. Ben bu mal'ý daha önceden, Türk bayragýnýn yýldýzýný tahrif ettigi zamanki hakaret eyleminden tanýyorum...
- Biz daha baþka þeylerinden dolayý tanýyoruz, fakat burada toplum içinde söylemege terbiyemiz uygun degil...
- Anladým; biliyorum!

Aþagýda, Jyllands Posten'in iblis suratlý sorumlusunun portresini ve ona yeni amblemler çizen Özcan TOS'a ne kadar çok benzedigini göreceksiniz; domuz domuza benzer elbette fakat böylesine hýk demiþ burnundan düþmüþ gibi benzeyenine raslamamýþtýk:
http://www.skovdyrkerforeningen.dk/upload/DDS/Stig_Olesen.jpg>

Evet; Jyllands Posten yayýncýlarý, gerçek Danimarka'lilar degil; bunlar Wiking falan hiç degil, devþirme Yahudi finansal besleme keneleridir... ìkincí Dünya Savaþý'nda Nazi Altýnlarý denilen ve Amerikan-Ìngiliz barbarlarca isgal edilen ülkelerin servetini yagmalayýp kaçan savaþ zengini Yahudiler'dir. Dünyada resmi tarihi genellikle siyon medyasi yazdýgý icin, bunlarý okul kitaplarýnda bulacak degiliz elbette... Okul kitaplarýnda "Yahudiler'e kýyýldý; vah, vah" falan diye tam tersi yazýlýdýr; yalan ve fitne makinasý Jyllands Posten bir tane degil ki, diger büyük gazeteler de onlarýn bankalar da... Kökenine bakarsak daha iyi anlýyoruz: Almanlara ve Ruslara karþý gerçekleþtirdikleri Soykýrým ve yagmalama suçlarýndan dolayý özellikle DDR (Dogu Almanya) polis kayýtlarýnda adlarý listebaþýdýr.. Dolayýsýyla bunlardan bir kýsmý USA, Iskandinavya ve U$rael'e kaçmýþlardýr. Ìþte, Jyllands Posten Murdoch&Bonniers borsasýnýn egemenleri, bu siyonist provokatör kaniçicilerdir... Köken olarak bunlarýn dedeleri de Almanya'ya Hazar kýyýlarýndan gelen çapulcu kavimlerdir; yani Khazar-Osetia bölgesinde bugün sahte Hristiyanlar var hani, taaa onlara dayanýyorlar... Raslantýya bak, bugün Türkiye'de Kocaeli'de ögretmen görünen provokator namussuz Özcan TOS'un kökeni de Osetia sahte çerkez kavimidir; Þeyh Þamil'in atlarýnýn gümüþ eyerlerini çalmaktan ve benzeri organize hýrsýzlýklardan KGB arþivindeki kirli sicil dosyalarý yayýnlandý; görüldü ki, aranan yagmacýlar, Özcan TOS'un dedesi sahte hristiyan (sonradan sahte müslüman), adý da on kez degiþtirilmiýþ olan Mevlüt TOS tarafýndan akrabalarýdýr... Mevlüt denilen kaçak, Sarýkamýþ ormanlarýnda saklanýrken Hamamlý köyünde öldü; mezartaþý orada ayna gibi; okuduk... Soygundan aranan oglu Josef (adýný Yunus'a çevirdiler; profesör Atilla'nýn babasý), bitiþikteki Alisofu köyünde öldü; onun mezartaþý Türkce dizayn edilmiþ, bugün görüp onu da rahatça okuduk; belgelerimiz kesinleþti... Diger kaçaklar, Sovyet Sosyalizmi'ne karþý fitne çýkarmaktan ve yagmalama olaylarýnda aranmaktan dolayý, Kars'a (sonra da Bursa'ya) kaçýp sýgýnan dönmelerdir; ilk sýgýndýklari yerde Kars'ta, kagýt üstünde ad ve din degiþtirip sözde müslüman olmuþlardir. Özcan TOS'un babasý Zeki TOS, Kars-Sarýkamýþ'ta 1968'de ölünce Özcan TOS'u kucaklayýp götürerek okutanlar da bir klan mensuplarýdýr; Sefaradim-Sabethai klan'ý... Yoksa Özcan TOS, Sarýkamýþ'tan trene binecek bilet parasý bulamayan bir zavallýydý... Borcunu, zorunlu hizmet gibi bir biçimde; tahmin ettiginiz gibi ödüyor... Gelenekleridir... Sefaradim kurnazlarýnýn yüzde doksaný, kagýt üzerinde dinlerini islam gösterirler (Sinagoga da giderler, I$rael'e sistematik para yollarlar); adlarýný ise hemen hepsi yine kagýt üzerinde türkçe tanýtýrlar. Özcan örnegi ya da Güzel Sanatlar Profesörü Sinagog vitraycýsý Atilla TOS; güzel vallahi güzel; moshe Josef'in oglu Atilla; oh oh, ne güzel, toplum da Aziz NESÌN'in dedigi gibi ya, çogunluk aptal, bunlarý da sineye çekiyoruz; kulaga da türkçe geliyor degil mi?! Uysa da oldu, uymasa da!... Çinliler, buna, pirinç içinde pirinç gibi mermer derler... Asýl diþ kýracak tehlike diye korkulan en sinsi taneler bunlardýr...
- Sosyalizmin de düþmaný ortak; islamlýgýn da düþmaný ortak; azýnlýklarýn-ezilenlerin-emekçilerin-aydýnlarýn-isgal topraklarýnýn düþmaný ortak; çünkü geleneksel olarak insanlýga düþman olan güç ortak... Çýkar ortaklýgý var; iligimize dek sömürenlerin çýkarlarý ortak.... Bir tek bunun karþýsýnda birleþemeyen, ileriyi göremeyen, beyni yýkanmýþ, sürüleþtirilmiþ olan kitleler ahmak! Medyatik çamurdan baþýný çýkarma iradesi gösteremeyen ahmak!

***

Fethullah GÜLEN hocafendi'nin sempatiyle izledigi ABD'deki Hakkaniye cemaatleri için "Yapýlarýyla Scientology Kilisesi'ni hatýrlatýyorlar", deniliyor. Özcan TOS hoca, Hakkaniye cemaati konusunda olumlu konuþuyor; bu cemaatte uyuþturucu kullanmak "normal" oldugundan...mýþ...sapýgýn gerekçesine bak hele!
- Nerede bu Özcan hoca?
- Hakkaniye?
- Ne?
- Hakkaniye, Kocaeli'nin merkez köylerinden. Özcan TOS, Hakkaniye cemaatine sempati dolayýsýyla sembolik olarak bu köyü istedi...
- Verdiler, deme!
- Verdiler!.. Orada, Hakkaniye ilkögretim okulu kadrosundan para da ödeniyor...
- Þimdi öldüm iþte; örtün beni!

***

Misyonerleri Deþifre Grubu

Report this post as:
Share on: Twitter, Facebook, Google+

add your comments


Jyllands-Posten'in Türkiye'deki provokator dekoratörü, "resim çizen hoca" maskel

by Gerçek Gazetecilik Onurunu Savunma Pla Wednesday, Feb. 08, 2006 at 1:54 AM
ozcan_tos@hotmail.com

Jyllands-Posten'in Türkiye'deki provokator dekoratörü, "resim çizen hoca" maskeli ajan-kuklasýnýn gerçek kimligi ele geçti: G. Özcan TOS

**

Özellikle müslümanlara, ahlak ve namusunu korumaktan baþka kabahat(!)ý olmayan insanlara, ezilenlere ve emekçi katmanlara geleneksel hasýmlýk duyan siyon emperyalizmi, her çeþit kültürel aþagýlama, çamur atma, yalan ve iftira seferberligine "bu yapýlan, gazeteciliktir" yutturmacasýný dayatýyor; çünkü alemi kör cahil, bir kendilerini kurnaz sanýyorlar... ... Bu zincirden bir halka olan Jyllands-Posten pezevenkleri, Türkiye'den de ressam bir kiralýk orospu kullandýklarýný açýga vurdular; yanýlmadýnýz, o onursuz iti çok kimse tanýyor; Kocaeli'den ünlü narko-piyon G.Ö. TOS
- Baþka kim olabilirdi ki; baþta gelen ajan elbette son günlerde gittikçe deþifre olan bu ibne faþisttir. Normal bir ögretmen aylýgýyla geçinecek olsa onca uyuþturucu giderini baþka nasýl karþýlayabilirdi; bilmiþtik!

**

http://www.medyakafe.com/images/star_manset_27012005_1.JPG>

Jyllands-Posten'e amblem armagan eden, fikir veren, ispiyon metinleri sunan, provokatör dekoratör, sinagog vitraycýlarý, ne yazýk ki uzakta degil; içimizdeler; yýlanlarý besleyenler de bizzat biz ahmak kimseleriz... Hergün hergün, hem alýnterimizden çalarak içip hem de rahatça dinimize-namusumuza-onurumuza sövme özgürlügü(!)nün "Golden Age/Altýn çagý"ný yaþayan yeminli insan hasýmý siyon ajanlardan birinin e-posta adresini de verelim: ozcan_tos@hotmail.com


***

Jyllands-Posten'e amblem olarak yeni bir SiyonDavitYýldýzýný, G.Ö.TOS çizdi:
http://www.dr.dk/NR/rdonlyres/E94CDC61-E9EA-4A5A-BB61-530DE5D39ACC/148473/90000ced31c940fc902b5ea676c24771_JyllandsPosten_31.jpg>

http://f16.parsimony.net/forum28507/messages/119630.htm

**

Basýn özgürlüðü bahane edilerek Peygamberimiz Hz. Muhammed'i 'terörist' olarak gösteren karikatürlerin ve toptan müslümanlarýn ahlakýna-namusuna-onuruna söven provokatif makalelerin yayýnlanmasýndan sonra, bazý çevrelerden de yeni karikatürler ve sözde röportaj maskeli sövgülerle onurumuz ayaklar altýna alýnmaga çalýsýldý. Bu arada "Hz. Muhammet'i masturbasyon (afedersiniz; tövbe Yarabbi'm) çekerken resmetti"gini (Allah seni kahretsin, narkoman iblis) söyleyen Özcan TOS adlý misyoner resim ögretmeninin evinde çok sayýda yeni propaganda calýþmalarý bulundu. Özcan TOS'un Derbent-Maþukiye köyü yolayrýmýndaki randevuevi olarak da iþlettigi yere giden tanýklar, burada sergilenen benzer karikatürlerle yaglýboya resim çalismalarýnýn amacýný sordular. Küstah sapýk Özcan TOS, Jyllands-Posten'e yeni amblem çizdigini dogruladýktan sonra France-Soir ile Die Welt gibi diger siyonist yayýn organlarýna da destek resimler yollamýþ oldugunu itiraf etti. Derbent-Maþukiye yolayrýmýndaki evde eskiden beri böyle "resim sergisi" numarasýyla misyonerlik propagandasý yürütüldügünü dogrulayan yöre halký bu durumdan rahatsýz olduklarýný, genelde Kocaeli'nin adýnýn kirletildigini dile getirdiler. Bu ne cürettir, anlamak çok zor!... "Ben resim ögretmeniyim, yani ayný zamanda sanatçýyým; size ne yahu, neyi nasýl istersem öyle resmederim; istedigime de dayanýþma amacýyla postalarým! Ne karýþýyorsunuz?! Evet, ne olacak; Hz. Muhammet'i otuzbir çekerken ilk kez ben resmettim ve Israil yanlýsý yayýn organlarýna birer örnek armagan olarak postaladým... Size ne?! Gidin buradan" diye bizi kovan densiz Özcan TOS'un orijinal hakaret çalýþmalarý, belirttigimiz adreste, Maþukiye-Derbent köyleri yolayrýmýndaki utanç evi'nde sergileniyor. Bu xxx-hanei'nin bekçiligini yapan kardeþi Mehmet Ercan TOS, Bursa'da kuran-ý kerim'i yakmaktan ve kendini subay diye tanýtarak aldatabildigi kadýnlarýn ziynet eþyalarýný çalmaktan dolayý sabýkalý. Onursuz kimselerin onurumuza saldýrma özgürlügünü sýnýrsýzca kullandýgý bir kirli süreçten geciyoruz; ibretle görüyorsunuz!...Bu akýl almaz hakaret eylemleri, dünyada sosyalizmin yýkýlmasýndan sonra sýranýn íslamlýga geldiginin en açýk, somut biçimde sergilenmesidir. http://aysel.ozpinar.sitemynet.com/mynet_resimlerim/hakaret_3.jpg> Yahudi Emperyalizmi yanlýsý kukla yönetimlerin Müslümanlardan 'özür' dileyeceði yerde, hakaretleri yeni maskelerle, yeni lobilerle çogaltýp tüm ülkelere yaymasý; baþka mediatik yöntemlerle de beyin yýkama çalýþmalarýna destek vermesi, bu ülkelerin, yabancý ülkelerdeki elçiliklerinin ateþe verilmesine neden oldu. Suriye'nin baþkenti Þam'daki Danimarka ve Norveç elçiliklerinin ateþe verilmesinden sonra, Lübnan'in baþkenti Beyrut'ta Danimarka Konsolosluðu ateþe verildi. Afganistan'da, Indonesia'da, Iran'da, Irak'ta, Filipinler'de, Pakistan'da, Thailand'da da düzenlenen gösteride, Ýslam dünyasýný derinden yaralayan mediatik hakaretlerin yayýmlanmasýný protesto etti. Küstah karikatürlere bir tepki de Kosovalý dinî liderlerden geldi. Kosova Baþ Ýmamý Sabri Baygora ve Katolik Kilisesi temsilcisi Don Luzh Gjergji, karikatürlerin yayýnlanmasýný kýnadý. Öte yandan, Müslümanlar tarafýndan gösterilen öfkenin 'ateþ'e dönmesi, saygýsýzlýða prim veren siyon emperyalizminin kuklasý 'küstah çevreler"i korkuttu. Fakat röportaj yapýlýrken bile manevra uygulamalarý; sonunda sözü dolandýrýp yine bir yerde onurumuza hakaret etmegi sürdürdükleri gözden kaçmýyor... Dunyayý aptal; bir kendilerini kurnaz gördüklerinin resmidir... Karikatürlerle provokatif makaleleri yayýnlayan ülkelerin kýnanacaðý yerde, Müslümanlarýn gösterdiði tepkinin kýnanmasýný ise en yumuþak deyimle "ikiyüzlülük" olarak deðerlendiriyoruz.

**

http://www.otuken.org/arsiv/php-res/yahudi-abd-bayragi-yanarken-by.jpg>


Gerçek Gazetecilik Onurunu Savunma Platformu

temiz_media@yahoo.com
Report this post as:
Share on: Twitter, Facebook, Google+

add your comments


SORUÞTURMA DOSYALARI REKORU BULUNAN BÌR "KAMU GÖREVLÌSÌ"(!!!) ile YAPILAN SÖYLEÞ

by Ayný okuldan bir ögretmen(cepte Tuesday, Feb. 14, 2006 at 3:40 AM
ozcan_tos@hotmail.com

SORUÞTURMA DOSYALARI REKORU BULUNAN BÌR "KAMU GÖREVLÌSÌ"(!!!) ile YAPILAN SÖYLEÞÌDEN BÌR KESÌT (dinlerken --ya da okurken diyelim-- parmaklarýnýzý ýsýracaksýnýz; çocuklarýnýzý ögretmen eline teslim ettiginizi sanýrken nasýl olur da sistemin kravatlý bir canavarýna resmen kurbanlýk kuzu gibi armagan etiginize aglayacaksýnýz...)



****

Gizli kamera&mikrofondaki gerçek seslerden bir bölüm... Bakýn narkoman&eþcinsel DVD satan bir sapýk ögretmen (G.Ö.Tos) neler yumurtluyor; neler

http://sadist.istheshit.net/images/pbelfwrc.jpg>

**

- Soruþturmalara ugruyorum ve alkol almasam da beni izliyorlar, sorguluyorlar.. Benden nem kapýyorlar...
- Caným, durup dururken niye nem kapsýnlar.... Çocuklara karþý artýk öyle kucagýna alýp resim çizdirmesi numaralarý falan uygulamýyorsun, degil mi...
- Heh heh heee!... Dikkat ediyorum, fakat yine de çocuklar domuzluk yapýyorlar...
- Tövbe tövbe... Yahu, Özcan hoca, þu kendi dünyasýnda melek gibi çocuklar, burada var mýsýn yokm musun bile ilgilenmezlerken niye çamur atýyorsun?..
- Çamur mu? Sen bunlarý bilmezsin, ne kahpekarý döllüdür bu Kocaeli çocuklarý...
- Neden bu kadar agýr konuþuyorsun? Müfettiþ nedir bilmezler, senin geçmiþini hiç mi hiç bilmezler...
- Bir de müfettiþ bunlara soru yöneltirken görsen; adamý ipe yollarlar...
- Söylenenlerin aslý yoksa kimse kimseyi biryere yollayamaz...
- Yanýlýyorsun!..
- Yahu ne olmuþ, somut örnek ver!
- Örnegin çocuk demiþ ki olur olmaz yerde þarký söylüyormuþum...
- Söylemiyor musun?
- Söylüyorum da söyledim der miyim?
- Ìyi!.. Söyle de, gerekçen ne?
- Þarkýyý söylerim çünkü provalara çok katýldým... Sanat etkinliklerinde yer seçimi yanlýþ olabilir belki ama orada müzik için bulunursak prova yapmam son derece doðal.
- Salonda söyledin...
- Öhm!... Cocuklar, derste durup dururuken bagýra bagýra söyledigimi ileri sürdüler... Ayýp sözcüklere benziyormuþ, "sor bana, sor bana" nakaratý var ya bir þarkýda; haa, o, "sok bana; sok bana" gibi çýkmýþ agzýmdan...
- Akla da aykýrý...
- Peki buna biri inanýr mý; müfettiþ denen pislik inandý...
- Nerden çýkardýn, yani, ne bildin?
- Yav, müfettiþ dedigin ne ki; bakýþlarýndan çýkardým; tüm müfettiþler, zýrcahil adamlardan oluþurlar da ondan bildim... Adam sanat konusunda uzman deðil ise gelir onun bunun çocuguna soarar baþkasýna inanýr!..
- Bundan birþey çýkmaz...
- Cýkmaz mý?! Ìçtigimie inanýyorlar...
- Gördügüm kadarýyla alkol kokusu yitmiþ fakat ayakta sallanman bana da tuhaf, söz aramýzda... Hadi "Gay þarkýlarý" ayrý bir dosya olarak kalsýn, onu atlayalým!.. Peki nasýl oldu da müfettiþ bu kez bu "içme/çekme" konusuna takýldý... Ateþ olmayan yerden duman....
- Gümrük köpegi gibi bir müfettiþ yürütüyor soruþturmayý...
- Aslýnda içmiyorsun?
- Yav... Kokusu yok, dedik ya... Baska birþey alýyorum ya arada bir... Kime ne!
- Anladým!.. Müfettiþ anlamasýn diye o hafta alkol yerine birkaç gram almýþtýn; öyle mi?
- Ehh gibi, biraz; ibn-enin gelecegini bilemedim... Evet!
- Yine de müfettiþler, içtiginden kuþkulandýlar...
- Dedim ya; gümrük þeyi gibi... Kuþkulandýlar.. Cünkü, ögrenciler, derste þarký söyledigimi ve nakaratý ele verdiler... Ìt-oglitin tohumlarý, durup dururken...
- Dersten kaçýp da gammazlamaga mý gidiyorlar?! Yok yaa!... Durup dururken gidip gammazlýyorlar mý?
- Hayýr, demek istedigim; durup dururken içimden sþarký söylemek geliyor...
- Okul þarkýlarý? Arabesk?
- Haa, bu da müfettiþlerin dedikodusu...
- Ne?
- Þarkýlar, gay þarkýlarýymýþ? Buna da kýzdým çünkü ögrenciler "gay" sözcügünü bilmezler...
- Müfettiþler neden uydursun?! Peki gerçekte o söyledigin þarkýlarýn içerigi ne? Ben mýrýldanýrken dosya açan olmadý... Günlük yaþamda duydugumuz þarkýlardan...
- Degil!
- Ne?
- Gay þarkýlarý!
- ?!

**

- Meslektaþlar ne diyor?
- Sürü!.. Genelde toplum sürüleþti de bilincinde degiller... Bereket versin ki, sürüleþenler, adalete güvenleri zayýfladýkça geride dururlar; bir de "Bana degmeyen yýlan bin yaþasýn" anlayýþý var ya...
- Sen dua et ki son gelen müfettiþ fazla merhametli; aslýnda sen onlarla ugraþýrken onlarýn seninle ugraþmak gibi bir hevesleri falan yok...
- He ya; o da ikiayaklý, yani iyi ki kendi sorunlarý da var... Çoluk çocuklarý var; gece oldu mu evlerinin bir köþesinde elimden bir kaza çýkabilecegini anlayacak düzeyde beyinleri var; benim ise yitirecek hiçbirþeyim yok...
- Acaba?!.. Yani gücenik bakma öyle!.. Ne bileyim; bu soruþturma yürütenler senin politik FanZin kopyalarýnla, gönüllü misyonerlik iliþkilerinle, onu bunu izleyip gammazlama ve sonra "ödence bedeli" isteme çalýþmalarýnla ilgilenmiyorlar... Gülmee!.. Biz bizeyiz, gülme!.. Avantajýn var!.. Dogru!.. Kurumlar ayrý; degiþik kulvarlara giriyorsun... Son gelen müfettiþ benimle de konuþtu; aslýnda herþeyi sezinliyor... Ama dedidigm gibi, makam degiþik olunca sana iliþmiyorlar; örnegin Ford müdürüne baþvurup Barýþ KOÞAT diye birini iþden atmalarý için gerekçeler sýraladýgýn koskoca bir dosya sunmuþsun; bize telefon ettiler fakat milii egitim bununla ilgilenmiyor; Ford fabrikasý, bakanlýgýmýzýn hizmetleriyle ilgisi olmayan bir alan... Meslektaþ olarak sana þunu demek isterim: Birgün, hani bizden olmaz da; bu ayrý ayrý alanlardaki kuruluþtakileri de ugraþtýrýrken kendin bizzat oralardan bir zarar görmeyesin?! Yani, kýzma da, çesitli kurumlardan, hatta gazetelerden bizi de arayýp "Özcan TOS denilen bir kimse var mý? Yaptýklarýndan haberiniz var mý?" Sonuçta da; "Eee, bu Özcan denen yaratýk böylesine vahim manyak mý; niye besliyorsunuz?" gibisinden; kusura bakma; yani...
- Elli yýlda onun önlemini buldum...
- Nasýl?
- Cok zora girdigim dönemlerde "Deli" numarasýna yatýyorum...
- O zaman da ögretmenlikten atmalarý gerekmez mi? Halk da bunu soruyor; söylemek istemezdim fakat...
- Söyle söyle!... Evimde Danýþtay kararlarý dag gibi... Tam yetkili bir hastaneden rapor gerekiyor... Göndermeleri gerek...
- Eeee?!
- Kendim, durumu biraz dumanlý görünce saglýk karnemi kaptýgým gibi koþa koþa gidiyorum...
- Gönüllü gidiyorsun yani; iyi de... Peki!... Sonrasý önemli... Hekimler ne diyor?
- Asil uzmanlýk alaným orasý oldu... Onlarý da maymun gibi kullanma uzmanlýgým geliþti... Dinlenme yazýp gönderiyorlar... Yani hasta yazýlmak benim iþime daha çok yarýyor...
- Olamaz!..
- Olur; yeter ki sen rüþvetin de yöntemini iyi bileceksin; rolunu dogru yerde ve dogru zamanda oynayacaksýn... Þunun þurasýnda iki yýlým kaldý biliyorlar; öncelikle, onlar da insan...
- Psikolojik olarak onlarýn empatisinden mi yararlanýyorsun?..
- Hayýýr; empati diye birþey yok bu sistemde... Geç sen onu, geeç!... Benim yöntemime, kapý aralama derler... Temel yönteme gelecegim...
- Merak ettim...
- Temel, yemek'tir... Bu hayvanlarýn da agzý var, beyaz giyinmeleri mal'in özünü degiþtirmez; yani biraz rüþvetle istedigim raporu alýyorum... Kapýcýyla konuþ; hemþireyle konus; onlarýn bir iþi de bu sittigim sistemde bu'dur...
- Bize de ögret Özcan!
- Ayaktakýmýna sor, baþhekime degil; ne kadar yerler, onlara sor, gidip de direkt olarak hekimleri güç durumda býrakma... Onlar da senin o kadar fazla deli olmadýgýný anlayýp sevinsin; yolunu bulsun... Muayene ücreti yerinedir diyiver; geçenlerde dosyamdan masraf borcum kalmýþtý falan diyiver; þaka yapýyor gibi davran; hangisi gülerse onun cebine kendin sok...
- Yahu ben yapamam!
- Yapamazsan böyle eþþek gibi çalýþýrsýn; ömrünce!
- Ne diyorsun yahu! Rüþveti de kendin mi sokacaksýn?..
- Soktun da karþý çýkan mý oldu? Bu halk, ibne dersen kýzar da sokarsan sakalýna sürer, geleneginde var... Muayene ücretinizi hemþireye býraktým deyip koþarak çýkacaksýn... Ìki hafta ev dinlenmesi yazýsýný arkandan senin müdürüne bizzat onlar kendiliginden faxlarlar...
- Ne diyelim; tebrik ederiz!
- Egitim kurumlarý da ayný bok, hastanesi de, adliyesi de; arpasýný verirken kendi rolünü dikkatli oynayacaksýn; falso yok, haaa!... Ferhangiþeyler'de Ferhan ÞENSOY'u iyi izle, bak orada sana-bana harika tiyo veriyor; bu'dur iste!... Tiyatro sayacaksýn!... Sayýsýz yazarlardan kitaplar da var; denemiþ de öyle yazmýþlar; herkese bir rol var içinde, ne ezberliyorum sandýnýz; bulmaca mý?
- Yahu Özcan, sen niye baþka meslege girmiyorsun diye merak eder dururdum; gerekçeni simdi anladým... Haklýsýn; çünkü sistem sana çalýþýyor... Çocuklarýna varýncaya dek aglatýp her ay aylýk da alýyorsun; üstüne gelmek isteyen bir südü temiz çýkýnca da dinlenceye çekiliyorsun... Yahu biraz merhamet, yazýk degil mi bu halk'a?..
- Halk'a acýyanlarý da çoktan sXXX-miþim...çoluguyla çocuguyla hem de; müdürlerden hangisine istersen ona sor!
- ?!

***

http://perso.wanadoo.fr/apejp/Ecstasy.jpg>

Amblem satan ile alan sapýk misyonerler; Jyllands-Posten sorumlusu ile Özcan TOS denen seri amblemci uþaklarý birbirine bu kadar benzer mi; benziyor: http://www.skovdyrkerforeningen.dk/upload/DDS/Stig_Olesen.jpg>

Ayný okuldan bir ögretmen(cepten de yedek belgeledim)

Report this post as:
Share on: Twitter, Facebook, Google+

add your comments


Kültürümüzü dinamitleyen þebekelerden Misyoner G. Özcan TOS ve kirli ortaklarý, alnýmýzda

by Müslüman Kocaeli Saturday, Sep. 09, 2006 at 1:24 AM

Kültürümüzü dinamitleyen þebekelerden Misyoner G. Özcan TOS ve kirli ortaklarý, alnýmýzda kara leke gibi duran ilginç bir ibrettir; Türkiye'de müslümanlarýn aslýnda çok zayýf olduklarýný gösteren canlý belgedir.

http://www.kuran.gen.tr/img/inc_top.jpg>http://pics.kaanibal.com/_mprp/t_24/64x64/CtnWms1860740092.gif>

Ne yazýk ki, yapanýn yanýna, kaçýranýn cebine kazanç kalýyor... Henüz...
Bu kadar olur yani; ahlaksýz subyancý misyoner Gayhatun Özcan'ýn girmedigi delik yok; birgün bir kahraman çýkar da bu sapýgýn hak ettigini uygun biçimde gösterirse, halk, o zaman öyle bir kahramaný kesinlikle alnýndan öper!.. Yakýndýr.. Bu hep böyle gitmez yani!...

http://img484.imageshack.us/img484/5259/05554563507a3ur.gif

Bu Özcan TOS denen ve çocuklarýmýzý kirli filmlere çeken, dinimize agýr hakaretler üreten narkoman islam düþmaný, geceyarýlara dek meyhanelerde zulalarda falan hap çekiyor; alkol alýyor ve genellikle geceyarýlarýný geçerken Derbent'e geri geliyor. Bazan Acýsu-Geçitler kavþagýna dek güçlükle bir araba buldugu oluyor. Sonra yalpalaya yalpalaya Derbent giriþinde Maþukiye yolayrýmýna geliyor. Çöp bidonlarýna kusa kusa neredeyse sabahý buluyor. O arada sokak köpekleri bile yok. Ìþte böyle kutsal gecelerden birinde bir dini saglam ve sopasý da mükemmel insana raslamaz mý?! Raslar inþallah!... O zaman belki tüm ömründe ilk kez "Allah" adýný da agzýna alýr; bilinmez fakat elbette o anda çok geç kalacagý kesindir. Öncelikle yaptýgý iblisliklerin hesabý sorulursa vallahi çok çok harika olacaktýr... Ìnanýn eey güzel insanlar; zaten, "Temizlik imandandýr"; daha güzel nasýl tasvir etmeli!...

http://img484.imageshack.us/img484/5259/05554563507a3ur.gif>

Dünyaya da ancak ve ancak böyle olaylar ders olabiliyor; biraz kýpýrdamak gerek, baþka türlü olmuyor; tanýksýnýz!..

http://pagesperso.aol.fr/gurbetcininsesi/images/istiklal.jpg>

http://www.imamreza.net/images/quran/quran.gif>

http://img228.imageshack.us/img228/1379/dualariniziunutmayin0bt.gif>

http://detik.123xfun.com/i/art/A0-6-7-0022.gif>

http://p7.xanga.com/72/12/t/7212f34c481e851c95ecb8da071cc32515363150.jpg>

http://geopubs.wr.usgs.gov/open-file/of01-163/web/Bayrak.gif>

Bu hep böyle gitmez ve ana katillerinin sonu genellikle renkli (!) olur; alkol oraný yüksek alaca renkte yani!... Sabah namazýnda belki duyan olursa onlar da koþar gelir, itin leþine iþerler; þenlik tamamlanýr dileriz!..

Yoksa ne bu böyle; bir tek insan evladý insan da mý yok bu koskoca Kocaeli yöresinde!.. Vardýr herhalde!..Ayrýca, geceler serinligi sevenlerindir; lütfen! Toplum rahat bir nefes alsýn artýk, ne olur!

Unutmadan: Bir de gece son treni var; Kocaeli'den çýkýþtaki semtler olan Kýrkikievler ya da tercihe göre Köseköy'den 23'ten sonra Adapazarý (Sakarya) yönüne dogru giden trene biniyor. Saat 23:15 Kýrkikievler'den biniþ saatidir ve Derbent'te iniyor; 23:29 iniþ saati oluyor... Kýrkikievler'den Derbent'e trenyolu 14 dakikadýr.. Bazan Kýrkikievler'den az ileri yürüyor, Köseköy duragýna gelip orada bekliyor; bu durumda Köseköy'den biniþ saati 23:20 ve buradan Derbent'e tam 9 dakikalýk kýsa bir mesafe var.. Son bir indi-bindi olabilir; niye olmasýn; inþallah kaderde varsa yani... "Görelim Mevla n'eyler; n'eylerse güzel eyler"!..

*-*


http://www.lalekent.org/alternatif/resim/lanet_59.jpg>


______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

ARAÞTIRMACI YAZAR AYTUNÇ ALTINDAL:

“MÝSYONER FAALÝYETLERÝ ARTIÞTA”

Araþtýrmacý Yazar Aytunç Altýndal ile özelde Türkiye’de, genelde dünyada gerçekleþen misyonerlik faaliyetleri hakkýnda bir röportaj yaptýk. Altýndal, özellikle müslümanlarýn dikkatli olmasý gerektiði hususlarý zikrederken hoþgörünün sýnýrlarýnýn kesinlikle çizilmesi gerektiðini belirtiyor.

Türkiye’de ve Ýslam coðrafyasýnda misyonerlik faaliyetleri nelerdir?

Türkiye’de ve Ýslam coðrafyasýnda misyonerlik faaliyetleri dört ayrý dalda ve alanda sürdürülmektedir. Geçen yýl 18.300 olan misyoner sayýsý, Irak’ýn ve Afganistan’ýn iþgalinden sonra 23.177’ye çýkmýþtýr. Tüm Ýslam coðrafyasýnda ise yaklaþýk 100 bin kadar misyoner aktif olarak görev yapmaktadýr.

Türkiye’de misyonerlik faaliyetleri, tüm Ýslam coðrafyasýnda olduðu gibi 4 alanda yaygýnlaþmýþ ve bu faaliyetlere yerel bazý Ýslami Cemaatler de ne yazýk ki, alet edilmiþlerdir.

Bunlarý þöylece sýralayabiliriz:

a) Dinlerarasý dialog çalýþmalarý

1962-1965 yýllarý arasýnda baþta Vatikan olmak üzere tüm hristiyan aleminde baþlatýlan bu giriþim, özellikle 1993’de SSCB’nin tam olarak yýkýlmasýndan sonra ivme kazanmýþtýr. Dinlerarasý dialog konusunda 1960-1965 yýllarý arasýnda Türkiye, Suriye ve Ýran ile kýsmen Irak’ta istihbarat ve demografik çalýþmalar yürütmüþ olan ‘Barýþ Gönüllüleri’ adlý misyonerler tarafýndan hazýrlanmýþ olan raporlara dayandýrýlarak yürütülen bu faaliyetler, 1996’dan itibaren Ýstanbul Fener Rum Patrikhanesi’nin giriþimiyle hýz kazanmýþtýr. 1960’ta Türkiye’de 1019 barýþ gönüllüsü misyoner, özellikle G. Doðu Anadolu’da faaliyet gösteriyordu.

b) Ekümenizm Çalýþmalarý

Ekümene; hristiyan dininin ve uygarlýðýnýn egemen olduðu coðrafi alan demektir. Bu nedenle ilk ‘ekümenik’ toplantýlar, hristiyan mezhepleri arasýnda yürütülmüþtür. Dünya Kiliseler Birliði, Protestan Kiliseleriyle Ortodoks ve Anglikan Kiliselerini bir araya getirmiþtir.. Diðer yanda ise Katolik ve Doðu Kiliseleri yer almýþlar ve giderek belirli konularda uzlaþmalar saðlamýþlardýr. Diðer dinlerle ‘ekümenikal’ iliþkiler kurulmasýna 1990’larda hýz verilmiþtir. Ekümenik hareketin iki hedefi vardýr: Birincisi, Türkiye’de Fener Rum Patriði’ni ‘Ekümenik Patrik’ ilan ettirmek ve böylece Lozan Antlaþmasýný delmek ve Anayasayý deðiþtirmektir. Ýkincisi ise, misyonerlik faaliyetlerini yasal kýlýflar altýnda sürdürmektir.

2. Vatikan Konsili'nden sonra diyalog olayý baþladýðýnda Dünya Kiliseler Birliði; ki bu birlik, 1919-20 yýllarýnda Fener Patrikhanesi'nin yazdýðý mektuplarla baþladý. Anglikan, Protestan, Ortodoks kiliselerinden ve bunlarýn çeþitli deðiþik alt açýlým kiliselerinden oluþuyor. Vatikan girmemiþti. Þimdi o da bunun içinde. Bu hareketin adý ekümenizm hareketidir. Yani bu kiliselerin biraraya gelerek, birbirlerini þu veya bu þekilde bütünleþtirerek, farký tutup aralarýndaki benzerlikleri öne çýkararak yaptýklarý hareketin adýna ekümenizm hareketi deniliyor. “Farklýlýklarýnýzý saklayýn, benzerliklerinizi öne çýkartýn”; bu, ekümenizm hareketidir.

Ekümenizm hareketinde dediler ki, “Bizim birinci vazifemiz misyonerliktir. Bu misyonerliði yaparken de bizim yapmamýz gereken þudur: 'Ýllaki Katolik ol, illaki Ortodoks ol, illaki Anglikan ol' demeyelim. Ne diyelim? 'Hristiyan ol da hangi kiliseden olursan ol' diyelim. Bunun adýna Evangelizasyon denir. Yani önce “Evangel” dediðimiz Ýncil'le tanýþ, Ýncil'i öðren. 'Ýncil'i bir oku. Ne çýkar?' 'Demek ki bu konuda bizim aramýzda bir kavga yok. Ýster ben Rus Ortodoksu olayým, siz Katolik olun, öteki Protestan olsun, öteki Ermeni olsun' önemli deðil. Bizim birinci meselemiz þudur: Biz, müslümanlarý önce Ýncil'le tanýþtýrmalýyýz. Adam Ýncil'i okusun. Sorusu varsa gelsin bana sorsun. Ben kimim? Ben papazým. Bana gel sor. Beðenirsen katýl.” Dolayýsýyladýr ki Türkiye'de ve bütün dünyada ekümenizm, yani kiliseler arasýnda birlik, yani Vatikan Katolik Kilisesi, Anglikan Kilisesi, Ortodoks Kilisesi aralarýnda dediler ki, “Biz farklýlýklarýmýzý koruyacaðýz. Benzerliklerimizi öne çýkartacaðýz. Nedir benzerliklerimiz? Hepimiz Ýncil okuyoruz. Öyleyse insanlara 'Katolik ol, Ortodoks ol' demektense 'hristiyan ol' demek gerekiyor. 'Gel hristiyan ol da hangimize katýlýrsan katýl

c) Tolerans=Hoþgörü toplantýlarý

Latince ‘tolare’ sözcüðünden gelen tolerans kavramý, Türkçe’ye ‘hoþgörü’ olarak çevrilmiþtir ama sözcüðün Latince karþýlýðý, ‘Tahammül etmek, acýya katlanmaktýr. Türkçe’de ‘müsamaha’ denilmesi uygundur. Tolerans toplantýlarýnýn amacý; Kiliseler’in kendi resmi yayýnlarýna göre, ‘Henüz Ýsa Mesih’i tanýyamamýþ olan kiþilere onu tanýtmaktýr’. Yoksa sanýldýðý gibi Ýslam dininin hristiyanlarca öðrenilmesini saðlamak deðildir. Kiliseler, Ýslam dininin ne olduðunu 1400 yýldýr bilirler, þimdi mi akýllarýna geldi ne olduðunu öðrenmek?

Focolare teþkilatý özel bir yerleþim alaný, bir þehir kurdu. Bu þehrin adý Marianapolis'tir. Bu þehir, tam Papa'nýn yazlýk sarayýnýn bulunduðu Castelgandolfo denilen yerde bu sarayý da içine alan bir yerdir. 1992 yýlýnda ilk defa 130 kadarýnýn Türk vatandaþý olduðu kabul edilen çeþitli ülkelerden 4.400 müslümana yönelik burada bir mektup yayýnlandý. Bu mektupta dendi ki; “Biz, sizlerin Ýslami inançlarýnýz çerçevesinde bize nasýl baktýðýnýzý görmek istiyoruz.” Bunun için de müslümanlardan bazý þahýslarý seçerek “Bizlerle diyalog kurun” çaðrýsýný yaptýlar.

5 Haziran 1993 Cumartesi günü Roma'da, Vatikan'ýn verdiði paralarla Focolare teþkilatý bir toplantý düzenledi. Düzenlediði toplantýda “Bizim kendi kavramýmýz diyalog, Koinoia ve gizli vaftiz olayýný bu sinodda tartýþacaðýz. Bu sinoddan müslümanlarla birliktelik saðlayacak bazý kararlar da çýkartmamýz lazým.” dedi. Buraya davetli olanlar arasýnda üç kiþi çok önemli idi. Bunlardan birincisi Ýtalya Cumhurbaþkaný Oscar Luicis Calfaro idi. Calfaro mason, büyük bir üstad ve ayný zamanda Malta þövalyesiydi. Ýkincisi Egont Kleptch diye bir adamdý. Avrupa Parlamentosu Baþkanýydý. Üçüncüsü Henry Sokovsky diye bir þahýstý. Bu þahýs da BM aileden sorumlu bakan düzeyinde bir adamdý. Bu üçü bir baþka þahsý özel olarak buraya davet ettirmiþlerdi. Focolare'nin bu toplantýdaki onur üyesi Patrik Bartholomeos idi. Patrik Bartholomeos bu toplantýya katýldý. Ve müslümanlarla diyalog kurulmasý meselesi kendisine söylendi. Türkiye'de bu iþlere girmek isteyen kim vardý? 1993 yýlýndan itibaren kimler olduðunu siz biliyorsunuz.

d) Ýbrahimî Dinler toplantýlarý

Vatikan tarafýndan yayýnlanan ‘Kateþizm’ belgesinde müslümanlarýn Hz. Ýbrahim’in ‘inancýna’ baðlý kiþiler olduklarý, bu nedenle de Ýsa Mesih’in kurtarýcýlýðýna ‘kýsmen’ mazhar olacaklarý yazýlýdýr. Nedense, Hz. Muhammed’in ve Kur’an-ý Kerim’in adý bu kitapta yer almamaktadýr. Ýbrahimî Dinler yutturmacasý, ülkemizde 1955’ten bugüne ‘dönme’ ve/veya ‘Sabataycý’ diye bilinen gruplar tarafýndan, Büyük Mason Localarý aracýlýðýyla yönlendirilmekte olan bir faaliyettir. Nihai hedefi Ýslam Dini’nin ‘tek ve son din’ olduðu gerçeðini müslümanlara unutturmak ve üç dinin de ayný olduðunu, dolayýsýyla hristiyan olunabileceðini vurgulamaktýr. Kaldý ki, onlarýn ‘patriark’ müslümanlarýn ise ‘peygamber’ kabul ettikleri Ýbrahim (Abram/Abraham) bir ve ayný kiþi deðildir. Müslümanlarýn Allah’ýn dostu kabul ettikleri Hz. Ýbrahim çok farklý bir kiþiliktir.

Ýbrahimi din ne demektir? Teolojide Ýbrahimi din diye bir olay var mýdýr? Yoktur. Ýbrahimi dinler diye bir kavram olsaydý, bu dinlerin hiçbiri ortaya çýkmazdý. Bu iþ bir tek Yahudilik ve onun geliþmesi ile kalýrdý. Demek ki Ýbrahimi din diye bir olaya biz kendi içinde çeliþkili bir kavram diyoruz.

Ýbrahimi din dediðiniz zaman “üç din de eþittir” demek istiyorsunuz. Bir babanýn üç oðlu bile eþit deðildir. Nasýl oluyor da bu üç din eþit oluyor. Bir de siz buna Müslüman kesimin içinden, Müslümanlar adýna konuþtuðunu söyleyen, televizyonlara çýkýp aðlayarak, sýzlayarak Ýslamiyeti anlattýðýný söyleyenleri ve çevresindeki insanlarý katarsanýz, onlar da “bütün dinler eþittir” derlerse artýk bu kaymaklý ekmek kadayýfý durumundadýr. Kimler için? Hristiyanlar için... Yahudiler bile bu tuzaða düþmezler. Nitekim de düþmüyorlar. Yahudilerin düþmediði bu tuzaða Türkiye'de belli bir çevre angaje olmuþ durumda. Niçin angaje olmuþ? O beni ilgilendirmiyor. Menfaat meselesi midir, baþka bir þey midir? Bilmek de istemiyorum. Ýlgilenmiyorum da. Zaten bu olayý biraz da patetik buluyorum. Bu olay patetik bir olay. “Biz, hepimiz kardeþiz”, “Biz hepimiz Ýbrahimi dinin elemanlarýyýz”; bu bir patetik olaydýr. 1943 senesinde Focolare, “yeni din anlayýþý getirmeliyiz” diye yazýlar hazýrlýyordu. Focolare'nin “yeni din anlayýþý” dediði iþte budur.

Misyoner sayýsýndaki artýþ neyin ifadesidir? Devlet ve halk, bunlarýn yasadýþý çalýþmalarýný nasýl durudurabilir?

Misyoner sayýsý giderek daha da artacak ve Türkiye’de belki de yüzlerce kilise açýlacaktýr. Bu, AB stratejisinin kaçýnýlmaz sonucudur. Devlet, misyonerlik faaliyetlerini önlemeye yönelik hiçbir ciddi giriþimde bulunmamaktadýr.

Günümüzde devletler arasý inanç savaþý yaþýyor muyuz? ABD ve Avrupa devletlerinin, özelde Ortadoðu, genelde Ýslam ülkelerini yeniden þekillendirme gayretleri misyonerlik planlarýnýn bir gereði midir?

Evet, gerçekte örtülü bir inanç savaþý var. Bunun görünen yüzünde ekonomik faaliyetler var. Ancak arka planda Ýsrail’in güvenliði ve Siyonist-Methodist dayanýþmasý var. ABD’nin en yetkili kiþilerinden John Aschcroft‘un deyiþiyle söylersek; “Ýslam Dini’nde insan evladýný kurban eder. Hristiyanlýkta ise Tanrý kendi evladýný insanlar için kurban etmiþtir. Fark buradadýr. Her müslüman potansiyel bir ‘kitle imha silahýdýr.’ Bu sözler, 21. yüzyýla þekil ve yön vermek isteyen ABD’nin en güçlü beþ yöneticisinden birine aittir. Daha fazla söze gerek yok sanýrým.

Ekümenlik nedir?

Ekümenik, evrensel demektir. Ýstanbul Fener Rum Patriði, ABD ve AB tarafýndan tüm dünya Ortodokslarýnýn (yaklaþýk 320 milyon) “lideri” yapýlmak istenmektedir. Bu nedenle de Ýstanbul’daki Patrikhane’ye ‘Vatikan tipi’ bir devlet statüsü verilmeye çalýþýlmaktadýr. Patrik, ekümenik sýfatýný alýrsa, bu kez de AB ve ABD, ‘tazminat ve toprak’ taleplerini gündeme getirecektir.

Istanbul Rum Patrikhanesi’nin ekümenlik maksadý var mýdýr? Varsa faaliyetleri nelerdir?

Evet vardýr ve yýllardýr bu konuda baþta Rahmi Koç olmak üzere Türkiye’deki ‘iþtirakçi’ çevrenin tam desteðini almýþtýr. Halen AB’nin doðrudan korumasý altýndadýr.

Bilindiði gibi siyonizm, ilk resmi toplantýsýný 29 Aðustos 1897’de Basel’de gerçekleþtirdi. O günden bugüne siyonizmin geldiði nokta nedir?

O günden bu yana Siyonizm çok mesafe katetmiþ ve/fakat kendi içinde de bölünmeler yaþamýþtýr. Günümüzde Siyonizm dört parçadýr. Bunlarýn arasýnda en etkili olan kesim ABD Yahudileri’nin çoðunluðu tarafýndan desteklenen “Jews for Christ” (Mesih için yahudiler) adýyla bilinen ‘ýrkçý siyonist’ harekettir.

Aytunç ALTINDAL
______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Konuyla ilgili yeni ve deðiþik bir görüþ sunuyoruz: Sami HOCAOÐLU

“MÝSYONERLER, SÖMÜRGECÝLÝÐÝN KEÞÝF KOLU?”

Cemil Meriç, oryantalizmi “sömürgeciliðin keþif kolu” olarak nitelemiþti. Oryantalizmle Hristiyanlýk arasýndaki dolaylý iliþki, ABD öncülüðünde yeniden hortlayan post-sömürgecilik döneminde, doðrudan iliþkiye dönüþtü. Þimdi oryantalizmin yerini “misyonerlik” aldý. Anlayacaðýnýz sömürgeciliðin keþif kolu, þimdilerde misyonerler.

ABD'de baþlayan tartýþma son birkaç aydan beri geniþleyerek sürüyor. Amerika'nýn Irak'ý iþgali dolayýsýyla misyonerlik çalýþmalarý yeniden gündeme taþýndý.

New York Times, Mayýs sayýsýnda Irak iþgaliyle ivme kazanan misyonerlik faaliyetleri hakkýnda rakamlara dayalý bilgiler de veriyordu. Buna göre ABD'nin askeri saldýrýlarla önünü açtýðý misyonerlik faaliyetlerine katýlmak için 4500 gönüllü ordusu New York'ta 150 saatlik bir misyonerlik eðitiminden geçiriliyordu.

Bu yolla eðitilen Protestan misyonerlerin sayýsý 20 yýlda ikiye katlanarak 30 bini aþmýþ durumda.

Ýslam hakkýnda yalan yanlýþ da olsa çok iyi donatýlmýþ olan bu misyonerler, kendi dininin cahili olan bir müslümandan çok daha iyi biliyorlar Ýslam'ý. Bütün bu geliþmeler karþýsýnda, Türkiye'den yükselen tepkileri ikiye ayýrýyorum. Bunlardan birincisini, samimi müminlerin tepkileri oluþturuyor.

Samimi müminler endiþeleneceklerse, kendileri adýna endiþelenmelidirler. “Ýslam nimeti bu topraklarý terkeder mi acaba?” diye endiþelenmelidirler. Ya da, imanlarýnýn bu topraklarda garip kalmasý adýna endiþelenmelidirler.

Gelelim ikinci kesime. Evet, ben asýl onlarý anlayamýyorum. Onlardan kimileri bu topraklarda malum dönemden beri esen irtidat kasýrgasýnýn hem meddahlýðýný yapýyorlar, hem de misyonerlik faaliyetleri karþýsýnda telaþa kapýlýyorlar.

Bu ne perhiz, bu ne lahana turþusu?

Fakat anormal olan, baþý kuma gömüp bu topraklarda Ýslam'a karþý devlet imkanlarýný da kullanarak açýlan ideolojik savaþý görmemektir.

Þu bir gerçektir ki, Hýristiyanlýðý benimseyenler, Müslümanlýk'tan vazgeçerek Hýristiyan olmamýþlardýr. Onlar önce Ýslam'dan bihaber býrakýlmýþlardýr, Ýslam'ýn cahili edilmiþlerdir. Dahasý, Ýslam'a karþý mesafeli tutulmuþlar ve þartlandýrýlmýþlardýr. Bu onlarda bir din/iman boþluðu doðurmuþ, misyonerler de gelip bu boþluðu doldurmuþlardýr.

Bu ülkede uzun süreden beri Müslümanlar kurumsuzdur, korumasýzdýr, himayesizdir. Aksine, inançlarýný himaye etmesi gereken kurumlarýn açýk ve kapalý saldýrýsýna maruzdurlar. Hâlâ her gün birileri bir yerlerde inançlarýndan dolayý onlarý aþaðýlamaya, horlamaya, itip kakmaya devam etmektedir.

Mutlu ve putlu azgýn azýnlýðýn dilinde onlarýn adý “mürteci”, inandýklarý dinin adý “irtica”dýr. Hayat tarzlarý “birinci tehdit” olarak ilan edilmiþ, okullarý kapatýlmýþ, Kur'an'larý belli yaþýn altýna kanunla yasaklanmýþ, kadýnlarý ibadet olarak kullandýklarý baþörtüleri yüzünden kuduz köpek muamelesine maruz kalmýþlardýr.

Peki, bütün bu gerçekler ortadayken siz Ýslam'a ve Müslümanlar'a en büyük tehdidin misyonerlerden geldiðine kimi inandýrabilirsiniz? Ýslam'a gölge etmeyin, ihsanýnýz sizin olsun.

--------------------------------------------------------------------------------


Burasý ilkadým dergisinin internet sitesidir.

Tel: 0384 213 65 43 Fax: 0384 212 62 22 Yazýþma Adresi : PK. 75 Nevþehir

Görüþ ve sorunlarýnýz için webmaster'a www.ilkadimdergisi.com mesaj býrakabilirsiniz.

___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Allah'ýn izniyle Çocuklarýn esenligi için Uyuþturucuyu Kökleyecek Müslüman Grubu

hakka_yolcuyuz@kocaeli.com

http://www.lalekent.org/alternatif/resim/lanet_59.jpg>
Report this post as:
Share on: Twitter, Facebook, Google+

add your comments


© 2000-2018 Los Angeles Independent Media Center. Unless otherwise stated by the author, all content is free for non-commercial reuse, reprint, and rebroadcast, on the net and elsewhere. Opinions are those of the contributors and are not necessarily endorsed by the Los Angeles Independent Media Center. Running sf-active v0.9.4 Disclaimer | Privacy